Elon Must: İdol Bir Girişimciden Kıl Bir Kişiliğe

Herkese selamlar. Söz verdiğim gibi bu yazımda Elon Musk sonrası Twitter, gelişen olaylar, Threads ve beraberindeki son durumlara genel bir bakış atacağız.

2021 sonbaharında her şey sessiz sakin ilerliyordu. Tweetlerimizi okuyor, sevmediğimiz kişileri EGM’ye şikayet ediyor, trol hesaplarla dalga geçiyor, elimizde çayımız, kombili sıcak evimizde soğukta kalan evsizlere vah vah çekiyorduk… Sonra her şey Elon Musk’ın “Ben bu Twitter müessesesini satın almak istiyorum” demesiyle değişti. 2-3 ay içerisinde haberler duyurular derken Ocak 2022’de Elon abimiz Twitter binasına elinde bir lavabo ile giriş yaptı. Ve dedi ki “let that sink in” yani “hoşunuza gitmediyse ağlayarak günlüğünüze yazabilirsiniz”…

Bu satın almadan 1-2 sene öncesinde kadar, tam korona döneminde aslında platformda bir kutuplaşma başlamıştı. Cinsiyet eşitliği ve ifade özgürlüğü kavramlarının daha fazla yer bulduğu, ırkçılığa ve ayrımcılığa tolerans edilmeyen ve özellikle “farklı kesimlerin ve toplulukların” sesi olmaya başlayan platform, yapılan değişikliklerle beraber bazılarına “burası da amma cıvıdı” dedirtecek noktaya geldi. Hatta birçok uzman ve bilirkişi de Elon Musk’ın bu satın alma sürecinde “Make Twitter Great Again” tadında bir yaklaşım uyguladığını belirtti. Niketim Elon abimiz kapıdan girdiği haftadan itibaren de bu kafada ilerleyerek çok radikal değişiklikler yaptı. Tabii bu değişiklikler ne kadar iyi ne kadar kötü tartışılır. Hadi şimdi satın alma sonrası platformda gerçekleşen değişikliklere bir bakalım.

Satın alım gerçekleştiği hafta çok büyük işten çıkarmalar gündeme oturdu. Özellikle yönetim ekibinin neredeyse tamamıyla birlikte algoritma ve veri departmanlarındaki toplu işten çıkarmalar çok tepki çekti. Daha sonrasında Musk, platformun işlevsel kısımlarına el atmaya başladı. İlk olarak platformu 3. parti araçlar üzerinden yönetmek ve takip etmek imkansız hale geldi. Musk, bu ve benzeri değişikliklerin veri madenciliğini ve izinsiz veri kullanımını önlemek için yaptığını açıkladı. Hatta bununla bağlantılı olarak geçtiğimiz hafta da hesabı olmayanların platformda serbestçe dolaşmasının önüne geçildi. Aslında bakıldığı zaman gerekçesine göre doğru bir karar gibi duruyor.

Daha sonrasında platform, kişilerin içerik akışını “takip ettiğiniz hesapların en yeni içerikleri” ve “Twitter’ın önerileri” şeklinde iki ana başlığa ayırdı. Ama asıl üçüncü bomba Donald Trump ve Kanye West gibi ırkçılık, nefret söylemi gibi nedenlerden dolayı banlanan isimlerin hesaplarının geri açılması oldu. Tam “yav kardeşim burası özgür platform değil mi ya” diye tartışırken platforma paralı hesap seçeneği getirildi. Aylık ücretli abonelik ile kullanıcılara gönderileri düzenleme, daha az reklam görme, daha fazla ön plana çıkma, HD kalite ve daha uzun süreli video yükleme gibi bazı ayrıcalıklar sunuldu. Bu ayrıcalıklı hesap konusunu gümüş ve altın tik işareti (mavi tik gibi onaylanmış hesaplar) özellikleri takip etti. En son da kullanıcıların günlük içerik görüntülemelerine sayı sınırı geldi ve artık birçok kişiye yeter dedirtti.

Tabii bu gelişmeler olurken şirket tarafında sular asla durulmadı. Birçok ülkedeki ofisler kapandı, işten çıkarmalar devam etti, tazminatlar ödenmedi ve şirkete birsürü dava açıldı. Tabiri caiz, platform Elon Musk’ın canı nasıl isterse öyle takıldığı nargile kafe mekanına dönüştü. Ama Musk, bir yandan da LGBTQ+ çatısı altına sığınıp pedofili kişilikler için bayrak tasarlayan ya da çok net şekilde renkli tenli insanlara ırkçılık yapan hesapları sorgusuz sualsiz banlamayı ihmal etmedi. Musk’ın bu genel davranışları “heh şöyle ya adam akıllı bir yere benzemeye başladı gereksiz vıcık tipler gitti” diyen bir grubu da sevindirmiş oldu. Tabii az önce verdiğim örnekler çok uç ve affı olmayan örnekler elbet ama siz ana konuyu anladınız. 

Bütün bu gelişmeler ve olaylarla birlikte şekerci abimiz (Mark Zuckerberg) durur mu hiç? Çıktı ve dedi ki “ben de kendi platformumu kuracağım”. Twitter’dan sıkılanlar da dediler ki “platform kur hesap açalım!” Böylece geçen hafta çarşamba günü Instagram’ın bir alt platformu olan “Threads” hayatımıza girdi ve Twitter’ın ilk ve tek gerçek rakibi olmuş oldu. Tabii hemen yeni açılan mekana üşüşüldü, paylaşımlar yapıldı ve IG bağlantısı olduğu için hemen hikayelerde paylaşıldı. Yeni platform, Twitter’ın 2 yılda anca ulaştığı 10 milyon kullanıcı rakamına sadece 7 saatte ulaşmayı başardı. Evet sadece 7 saat. Peki bu iki platform arasındaki farklar neler?

  • Öncelikle Threads de Twitter gibi mikro blog platformu. Yani kısa metinler ve görsel içerikler ile gönderi paylaşma imkanı sunuyor.
  • Twitter’da karakter sınırı (standart hesaplar için) 280 iken, Threads’te bu sınır 500 karakter.
  • Threads’e üye olabilmek için Instagram hesabınızın olması gerekiyor. Eğer hesabınızı silmek isterseniz Instagram hesabınızı da silmeniz gerekiyor. Ya da kullanıcı adı değiştirmek isterseniz IG kullanıcı adınızı da değiştirmeniz gerekiyor. (Bu maddeyi yıldızlıyorum aşağıda geri geleceğim.)
  • Twitter’da “gündem” ya da “trends” olarak genel çapta hangi konuların öne çıktığını gösteren bir keşfet alanı var. Zuckerberg abimizin uygulamasında bu henüz yok.
  • Twitter’daki video yüklemek için sınır 2.5 dakika iken (standart hesaplar için) bu sınır Threads’te 5 dakikaya kadar çıkıyor.
  • Eğer Instagram’da mavi tıkınız var ise Threads’te de otomatik olarak mavi tıklı kullanıcı oluyorsunuz.
  • Threads üzerinden başka bir kullanıcıya direkt mesaj atamıyorsunuz. Yani Threads’de DM’den üzerinden yürümek henüz icat edilmedi.

Bunlar dışındaki Twitter’da olan ama Threads’te olmayan diğer özellikler ve içerikler tahmin ediyorum ki birkaç aya kadar eşitlenir ve birçok noktada benzer hal alır. Ama kullanıcılar şimdilik yeni platformdan memnun gözüküyor. Ama beni gıcık eden tek bir nokta var; Mark Zuckerberg’ün Applevari bir “tekelci işletme” mantığı ile “istesen de çıkamazsın, silemezsin” alıkoyması. Apple da ürün ekosistemini bir ara ne kadar zorunlu tutmuştu hatırlarsınız, iPhone’u Windows bilgisayara bağlayıp resim almak bile işkenceydi. Bu dayatmayı o kadar zorladılar ki bir noktadan sonra patladı ve üçüncü parti kontrol yazılımları ve aksesuar donanımları deli bir hızla arttı. Açıkçası Mark abimizin bu ve benzeri dayatmalarını hiç sevmiyorum. Belki ben Threads platformunu sevmedim abi sanane çıkmak istiyom niye Instagram engeli koyuyorsun bana.

Konuya dair genel ve uzun vadedeki şahsi fikrim; Eğer Elon Musk bu şekilde devam ederse Threads’in %90 oranında Twitter’ın yerini alacağı. Hem kullanıcı hem içerik anlamında. Hatta bir ihtimal Elon Musk, Twitter için komple bir imaj değişikliği yaparak Twitter’ı yeni nesil bir platform haline dönüştürebilir. Şu andaki hareketleri “şunu yaparsam ne olur bi bakayım” dercesine yoklama gibi duruyor çünkü. En kötü ihtimalde platformu SpaceX şirketi altına yedirir, Tesla aksesuarı, alkol ya da alev silahı için reklam verdiği bir platforma çevirir. Ama izleyip hep beraber göreceğiz. Ama hangi platform olursa olsun sosyal medya ve sunduğu içeriklerden zevk almanız ve güzel vakit geçirmeniz dileği ile. 

Her zamanki gibi okuduğunuz için teşekkür ederim, sürçü lisan ettiysem affola. Benim rahmetli usta yazar Aziz Nesin okumaktan kalan bir alışkanlığım var, bazı kelimeleri olduğu gibi yazıyorum, bazı yerlerde fark etmişsinizdir. Bir huydur oluştu yıllar önce, okurken mazur görmeyin keyifle gülümseyin efendim. 🙂

Scroll to Top